“Biz de Kıt Kanaat Geçiniyoruz.”

Es-Selamü Aleyküm, sevgili okurlar,
Bir arkadaşım anlatmıştı.
Biraz paraya sıkışmış. Bir akrabasından destek çıkmasını ister.
Borç istediği akrabası. Karı koca çalışmaktadır. İkisinin maaşları da, işe yeni başlamış bir devlet memurunun maaşının iki katıdır. Lüks sayılabilecek bir evde oturmaktadırlar. İki tane de arabaları var.
Aslında yardım istediği insanın maddi durumu iyi olduğu görülmektedir. Fakat aldığı cevap şudur: “Biz de kıt kanaat geçiniyoruz.”
Hey gidi hey. Bu insanlar nasıl olur da kıt kanaat geçinir, anlamak mümkün değil…gibi görünse de aslında o zenginlerin yaptıklarını herkes yapıyor. Anlatalım.
Kendisinin taksidi bitmemiş borçları, kredisini hala ödediği mütevazı bir aile arabası ve bir evi vardır. Hanımı da çalışıyor ama ikisinin geliri, üç kanallı yüklü krediye ödemeye ancak yetiyor. Çünkü okul çağında iki de çocukları vardır.
Halbuki yardım istediği akrabası kendilerinden neredeyse üç kat fazla aylık kazançları var.
Arkadaşım büyük bir hayal kırıklığı ve moral bozukluğu yaşar. Üstelik öfkelenmiştir. Ama yapacak bir şey yok. O ay ki durumunu biraz dişini sıkarak atlatır.
***
Bu kıt kanaat meselesini ele alalım.
İnsan oğlu doyumsuzdur. Hep birşeylere sahip olmak ister. Hatta öyle ister ki, kredi çekerek, borçlanarak veya takside böldürerek kendi gelirinin çok üstünde bir şeyler almak ister.
Bu durum hali vakti yerinde iş adamı için de, orta halli memur için de, asgari ücretli işçi için de geçerlidir.
Hiçbir iş adamı sermayesi kadar iş yapmaz. Borç da olsa, hep daha fazla finansal güç ile daha büyük işler peşine düşer.
Orta halli memur, enflasyon ile eriyen gelirini ev arabaya bağlar ki memleketine giderken ailesi ile daha rahat yolculuk etmek ve barınmak ister.
Asgari ücretli işçi ise gücü yetecek kadar döviz altın gibi tasarruf yoluna gider. Çünkü gelecekte çocukların eğitimi ve iş kurmalarına destek olmak istiyor. Kalan parası ile geçinmeye çalışır.
***
İşte görüldüğü gibi herkes bir şekilde borçlanıyor ve elinde para tutmuyor. Bütün borçlar ödendikten ve tasarruflar ayrıldıktan sonra kalan parayla kıt kanaat geçinirler.
Yukarıda destek isteyen arkadaşım ve akrabasından bahsettik. O akraba , kadar kazanç ile iki yıl içinde mütevazı bir ev ile iyi bir aile arabası alabilecekken lüks bir ev ve iki lüks aracı borçlanarak alıyorlar. 5 sene sonra araba kredileri biter. Arabaları yenilemek isterler. 10 sene sonra da ev borcu biter onu da yenilemek isterler. Böylece kıt kanaat geçinmeye devam ederler.
Yalnız sıkıntı şu: Düzenli gelir sağlandığı sürece “kıt kanaat” da olsa geçinip gidilir. Harp olursa, darp olursa, ekonomik kriz olursa, bir de son dönemde yaşanan pandemi gibi salgın hastalık bir daha olursa… O zaman nasıl kıt kanaat geçinilir, onun için bir usul bulmak lazım.
Bizim tavsiyemiz mümkün ise borçsuz yaşayalım. Ola ki borca düşersek, hemen bitirmeye çalışalım.
“Küp, yağmur yağarken dolar” deyimi ile hareket edelim. Bu şu demek. Gençken masraf az iken tasarruf sağlayan, gelecekte lazım olacak ihtiyat parası biriktirmek lazım.
Ev, arsa gibi değer ihtiva eden mallar da satın alıp onun taksidini ödemek de bir çeşit tasarruf sağlama yöntemidir. Borcu kapatmadan bile, ihtiyaç halinde de satılabilir elde para kalabilir.
Tabii verilen bu tavsiyeler yatırım tavsiyesi değildir. Daha önce başarı sağlamış insanların hayatlarını anlatıyoruz aslında. Tasarruf amaçlı yatırım yapmak isteyen varsa, kendi durumunu ve yaşadığı ortamı değerlendirmelidir. Etrafında sıfırdan kendi dünyasını kuranlar vardır. Onların nasıl başardığına kulak vermeleri çok daha yerinde olacaktır.
Hayır dualarınızı esirgemeyin
Mustafa Erol
islamievlilik.net