İmam Ahmed ve Sarhoş

Es-Selamü Aleyküm, sevgili okurlar,
Ahmed bin Hambel, büyük İslam alimi ve imamıdır. Verdiği fetvalar ehli sünnet vel cemaat itikadına uygundur. Böylece Hambeli mezhebi ortaya çıkmıştır.
Yüksek bir takvaya sahiptir. Babasından kalan dokuma tezgahının kirası ile geçinmiş. (Modern ekonomide leasing deniyor.) Hocalıktan gelecek hiç bir kazancı kabul etmemiş.
Ömrünün son üç senesi zindanlarda geçmiş. Çünkü o dönemde felsefeden etkilenen İslam dünyası içinde “Kur’an mahluktur” anlayışı yayılmaya başlamış. Bazı Yahudi fitneciler bu fikri İslam itikadını bozmak için yaymaya çalışmış.
Dönemin yönetimi de bu fikri benimsemiş fakat müslümanlara dayatamamışlar.
İslam dünyasında bu fikri kabul ettirmek için dönemin en büyük aliminden fetva almak istemişler. Yani Ahmet bin Hambel.
O büyük imama müracaat etmişler. “Kur’an mahluktur.” Bu konuda fetva istemişler. Ancak şunu ister: Kur’an veya sünnetten delil getirin.
Kur’an mahluktur demek, sonradan yaratıldığını kabul etmek demektir.
Halbuki Allah ezeli ve ebedi olduğu için Allah sözü olan Kur’an da ezeli ve ebedidir. Ehli sünnet inancı bu sonuca varır.
İşte bu mesele yüzünden İmam Ahmed zindana atmışlar. Türlü türlü işkenceler.
Bir ara zindandan çıkmış. Ahmed bin Hambel arada bir dua eder: Allah’ım o sarhoşa rahmet eyle.
Oğlu bu duayı duyunca şaşırır. “Baba, neden harama düşen bir adama rahmet istiyorsun?”
Olayı anlatalım.
Ahmet bin Hambel “Kur’an mahluktur” fikrini kabul etmedikçe işkence görür ve hapis arkadaşları bu haksızlık karşısında çok üzülürler. Derler ki: “Ey imam, senin çilene can dayanmaz. Onların dediğine “Kabul ettim” de. Sonra tevbe edersin. Bu işkenceler yüzünden öleceksin.”
İmamın aslında ruhsatı vardır. Bir an arkadaşlarının dediği aklına yatar. O sırada zindanda içki içmek suçundan yatan sarhoş seslenir: “Ey imam. Ben bir ayyaşım. İçki içmekten 18000 kırbaç yedim. Ben de inat edip içmeye devam ettim. Şimdi içki içmekten hapiste yatıyorum. Belki böyle devam ederim fakat benim peşimde kimse yok. Ben bu içkiyi içiyorum diye kimseyi uçuruma götürmüyorum. Ama sen. Peşinde bir çok insan var. Senin vereceğin bir yanlış fetva, bir yanlış bilgi koskoca ümmeti felakete götürür.”
Evet.
Ahmet bin Hambel büyük bir alimdir. Nice talebe yetiştirmiş. Hatta fetva verecek makamda imamların hocası olmuş. Ruhsatı olsa da, işkence altında da olsa, kabul edeceği ve fetvasını vereceği yanlış bilgi İslam ilmine büyük yara açacaktır. Bir an gaflet ettiği bu yanlış yoldan o sarhoş sayesinde vazgeçer.
O yüzden o sarhoş için de dua eder.
Hz. Vahşi yalancı peygamber Müseyleme tü-l Kezzebe’ yi nasıl öldürerek bozuk bir dini engellediyse, Ahmet bin Hambel de bir an, İslam’ı bozabilecek, aklındaki yanlış fikri öldürdü.
Böylece Ahmet bin Hambel, ehli sünnet vel cemaat İslam anlayışına yayılacak “Kur’an mahluktur” fikrini kabul etmeyerek, İslam’ı korumuştur. Hem de canı pahasına.
Üç yıl boyunca gördüğü işkencelere dayanamayıp İslam için 855 yılında vefat etmiştir.
Allah ondan razı olsun. Hz. Muhammed’e (sav) komşu eylesin.
Hayır dualarınızı esirgemeyin
Mustafa Erol
islamievlilik.net